GEZİ

Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik. Bir de baktık Avustralya’ya gelmişiz. Güzeller güzeli okyanusların, sahillerin, tatlı kibar insanların ülkesiymiş burası. Ama bir de ne görelim aslında her yer uçan hamam böcekleri, örümcekler, yılanlardan geçilmiyormuş. Denize gireyim desen köpekbalıkları pusuda bekliyormuş…

Şaka şaka hep abartılıyor bu börtü böcek olayı canım. Hep söylerim yine söyleyeyim. Görmeye değer bir ülke. Hem siz gelmezseniz onlar gelmezse bunca yazdığım yazı neye yarayacak. Ondan lütfen gelin.

Gelmeye ikna olduysanız başlayayım anlatmaya. Bu gezi kısmında biraz temel bilgileri vermeye çalışacağım. Ne zaman gelinir, ne kadar kalsanız iyi, nereleri görmeden gitmeyin gibi. Ondan sonra da detaylı olarak eyalet eyalet gezilecek yerleri anlatacağım. 

Ne zaman gelinir

Her zaman gelinir. Yani ne zaman gelirseniz gelin, ülkenin geniş bir coğrafyaya yayılmasından ve aynı anda değişik mevsim kuşakları bulunmasından dolayı, keyifli bir tatil geçireceğiniz bir rota bulabilirsiniz. Ama tabi yaz ve yaza yakın aylarda gelirseniz güzelim Avustralya sahillerinin tadını daha çok çıkarırsınız. Bu da kuzey yarımküre, güney yarımküre farkından dolayı Ekim-Nisan arası oluyor. Ben size şöyle bir tablo yapayım:

İlkbahar (Eylül-Ekim-Kasım)

Ülkenin kuzeyinde rahatlıkla denize girilir. Sydney’de de ekim itibariyle deniz sezonu yavaştan açılır (aramızdaki cesur delikanlılar için ağustos tabi). Daha güneyinde kalan Melbourne ve Tazmanya’da üzmeden gezilebilecek havalar vardır. Kafalar karışmasın, burada güney güney kutbuna yakın yani soğuk demek, öyle aklınıza Antalya gelmesin. Bir de bu dönem hafif yağmur alır, her gün olmasa da yağdığında iyi yağar. 

Yaz (Aralık-Ocak-Şubat)

Hooop eller havaya. Mis gibi hava. Gerçi ülkenin kuzey kısımları accık sıcak olur. Sahil şeridi yine gezilemeyecek kadar sıcak değil ama. Ben bu dönemde gezmiştim misal, hayatta kaldım. Ülkenin içleri nasıl olur bilmem, biraz zorlar sanki. Bu dönemin özelliği turistlerin bol olması. Özellikle yılbaşında Sydney’in popülerliğinden dolayı Aralık sonu Ocak başı kalabalık ve kalacak yerlerin zor bulunduğu bir dönem.

Sonbahar (Mart-Nisan-Mayıs)

Yine güzel bir dönem. Erken sonbahar, yani Mart, gezmek için bayağı bir ideal bence. Hem daha az kalabalık hem de hala sıcak, rahatça dolaşıp denize girebiliyorsunuz. Yine yağmurlu günlere denk gelme ihtimaliniz var. Ülkenin daha sıcak kesimlerinde de (kuzey ve iç bölgeler) çılgın sıcaklar bitmeye başlıyor.

Kış (Haziran-Temmuz-Ağustos)

Olmayacak şey değil. Sydney ve yukarısı yine rahat gezilir. Sydney’de denize giremezsiniz, üstünüzde montla dolaşmanız gerekir ama dolaşırken oranız buranız buz kesmez. Melbourne ve Tazmanya soğuktur. Melbourne hadi yine bir derece de, Tazmanya kesin fenadır. Kuzeyde de denize girecek yerler bulursunuz. Ama bu aylarda gelirseniz deniz tatilinden çok ülkeyi görme biçiminde bir tatil olur.

Ne Kadar Kalınır

KOSKOCA KITA. Vaktiniz yoksa iki haftada kabasını alınırsınız, vaktiniz varsa iki ayda da sıkılmazsınız. Ama biliyorum herkes çalışıyor, izin almak zor. O yüzden sadece tatile gelmeye niyetli olanlar mümkünse üç hafta gelmeye çalışın derim. Öğrenciyim, ben backpacker olacağım diyorsanız da bence iki ay rahat ayırabilirsiniz. 

Bir de gelince şu sorunsal ortaya çıkıyor: O kadar yol geldim, Yeni Zelanda’ya gitmesem mi… Gidin tabi. Ben henüz gitmedim, ama siz gidin. Oranın da hakkını vereceğiz derseniz iki-üç haftalar söz konusu. Ama beş günde de kabasını alırsınız diyorlar. 

Nereler Görülür

Canım Avustralyam. Çok güzel maşallah.

Ülkenin görülecek yerleri baya bol. Fakat ben size en temellerinden bahsedeyim. Siz seçip beğenip rotanızı oluşturursunuz. Hadi yine iyisiniz her yerin yanına da ne kadar zamanda gezilebileceğini de ekliyorum. Fakat unuttuysanız hatırlatayım Avustralya bir kıta. Ve bu yüzden de bir yerden diğerine gitmek de bir iş, bir zaman, bir plan.

Sydney (2-4 gün)

Avustralya denince ilk akla gelen ilk görüntülerden biri Opera Binası, Harbour Bridge ve üzerinde patlayan havai fişeklerdir desem yanlış olmaz herhalde. Bir benim için mi bu kadar belirgin yoksa genel bir şey midir bilmem ama akla gelen bir diğer görüntü de okyanus kenarındaki havuzları (bakınız Bondi Beach, Sydney). Yani ülkenin landmarklarını barındırması bakımından görülesi yerlerin başında geliyor bence. Bir de sonsuz denize girme imkanları sebebiyle tabi. 

Melbourne (2-4 gün)

Bir diğer popüler Avustralya şehri. Gelmişken görmemek olmaz. Şehrin içinde özellikle şunu görün, bunu görün diyeceğim bir şey pek çıkmaz herhalde ama genel Avrupai havası, şehir kültürü, insanın üzerinde bıraktığı his bakımından görülesi bir yer. Bir de çevresinde günübirlik turlarla görülebilecek baya güzel yerler var, misal küçük penguenlerin toplaşma noktası Philipp Island.  

Great Ocean Road (1-2 gün)

Melbourne’den turla veya araba kiralanarak gidilebilecek, çılgın bir okyanus yolu. Çılgın derken çılgın manzaralar demek istiyorum. Vay anasını dedirtecek etkileyicilikte. Misal Loch Ard Gorge, 12 Apostles.

Whitsundays (2-3 gün)

Bembeyaz kumların mavi denizle girintili çıkıntılı bir yapı oluşturduğu, Avustralya’nın en çok fotoğraflanan üç noktasından biri olan (tur rehberinin yalancısıyım, ilk iki de Opera Binası ve Uluru/Ayers Rock) Whitehaven Beach’in bulunduğu alan. Hemen bir Google image araması, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Rivayet odur ki (yine tur rehberi tabi ki) kumlar o kadar duru ki (%98 silikon gibi bir şey) Hubble teleskobu yapılırken kullanılıyor. Ordan anlayın siz.

Great Barrier Reef (2-4 gün)

Kayıp Balık Nemo’nun yuvası. Yani alabildiğine resif ve tatlış renkli balıklar. Git gide sanayileşme ve kirlenmeye kurban gidiyor ama yine de olduğu haliyle Avustralya’nın en çok turist çeken bölgelerinden biri. Buraya ulaşımın en kolay sağlandığı Cairns bölgesinde kalırsanız yine günübirlik turlarla yağmur ormanları ve çılgın doğalar da görebiliyorsunuz. 

Gold Coast/Surfers Paradise (2-3 gün)

Çılgın dalgalar, upuzun bir sahil, sahilin hemen bitiminde yüksek gökdelenler. Görme de ne yap. 

Uluru/Ayers Rock (2-3 gün)

Ülkenin ortasında koskocaman ama kocaman bir kaya. Aborjinlerin kutsal kabul ettiği bir yer. Hakikaten azıcık spiritüel bir insansanız dibinizin düşeceği, değilseniz de yine sizi etkileyebilecek bölge. Bir çöl bölgesinin vadedebileceği üzere geceleri öyle bir gökyüzü görürsünüz ki of yani. Bir de insan eliyle yapılmış Field of Light var ki yıldızların altında olduğu kadar arasında da yürüyüp romantikliğe tavan yaptırırsınız.

Ve diğerleri

En çok bilinen, görülen yerleri madde madde yazdım ama bunlar dışında da o kadar çok görülebilecek yer var ki. Hipster sahil kasabası Byron Bay, en harika deniz ve günbatımıyla Noosa, dünyanın en büyük kum adası ve berrak Lake Mckenzie’siyle Fraser Island, orada burada asılan koalalarıyla Magnetic Island, trekking cenneti Tazmanya, dünyanın en beyaz kumlarıyla (valla öyle diyorlar) Jervis Bay, henüz gitmediğim ama gördüğüm her fotoğrafla ağzımın sularının aktığı Perth/Batı Avustralya… Neyse siz gelin temel yerleri bir görün, sonra bir daha gelirsiniz.      

Ne Getirmeli

Güneş kremi. Hep derim yine diyeyim. Burada ozon delik, güneş bildiğiniz güneşe benzemez. Mevsimden bağımsız güneş kremini yanınızdan eksik etmeyin.

Şemsiye. Yazın yağmur az olsa da baharı kışı yağmur yağdı mı yağar cinsten. Şakaya gelmez. Çantaya bir şemsiye atmakta fayda var.

Böcek ilacı. Yanınızda getirmenize gerek yok. Sadece bu vesileyle Avustralya’nın Hollywood filmleri misali böceklerin dünyayı ele geçireceği algısına açıklık getireyim istedim. Ben gelmeden o kadar çok Avustralya’da sizi yiyecek hayvanlar videolarına maruz kaldım ki uçaktan iner inmez her yanımı böcekler saracak, hadi orada hayatta kalsam ilk okyanusta köpekbalıklarına yem olacağım sanıyordum. Yok, o iş öyle değil. Dünyanın diğer büyük şehirleriyle karşılaştırınca Avustralya şehirlerinde evet daha çok hayvan var, evet biraz şehir dışına çıktığınızda doğada kangurular koalalar, denizlerde yunuslar görürsünüz ama abartmaya gerek yok. Gelirken böcek ilacı getirmeyin. Eğer uzun bir trekkinge gidecek olursanız girin bir markete ya da eczaneye bir sprey krem bir şey alın. 

Her mevsime göre kıyafet. Geleceğiniz mevsim ne olursa olsun yanınıza bir ince bir kalın bir şey almakta fayda var. Eğer yazın geliyorsanız bir iki gün yağmurlu soğuk havaya denk gelebilirsiniz. Ya da akşamları güzelim okyanustan bir rüzgar eser neye uğradığınızı şaşırırsınız. Mevsim kışsa kısa kolluyla dolaşamazsınız ama bir öğlen güneş altında hava 20 dereceyi bulursa da kavrulursunuz. En iyisi mi siz hazırlıklı olun.

Bunlar dışında pek bir uyarım olmayacak. Klasik başka bir ülkeye giderkenki hazırlığınızı yapmanız yeterli olur. Uzun süreli geliyorsanız ama şu yazıma bir göz atın. Yanınıza almak isteyeceğiniz başka şeyler olabilir.

Nasıl Gelinir

Uçakla. Vallahi.

Neyse sululuğu bir kenara bırakayım. Türkiye ve Avrupa’da yaşıyorsanız aktarmalı bir uçakla gelirsiniz. Dubai, Asya veya Amerika’daysanız direkt uçakla gelme şansınız var. Havayolu olarak da ben şu ana kadar Qatar ve Singapur kullandım, ikisi de iyiydi. Türkiye’den gelişte, Qatar yolu 4’e 14 böler, Singapur da 10’a 8 olmalı (hı hı evet uçuş süresi 18 saat). Onun dışında Emirates, Etihad yine çok kullanıldığını duyduklarımdan. Yok ben THY isterim derseniz, seçenekler var. Ama THY’nin Avustralya bacağını yapan uçuşu yok henüz. Ondan aktarma yapacağınız yere kadar THY ile gidersiniz, kalanında başka bir havayolu ile.

Nasıl Gezilir

Kısa süreli tatile geleceklerin şehirler arası ulaşımlarını bence uçakla yapmalarında fayda var. Çünkü biliyorsunuz koca kıta. Mesafeler algılanılandan çok daha fazla. 

Uzun süreli ya da backpacker geliyorsanız tren seçeneklerinizden biri. Daha da cazip olabilecek başka bir seçenek de otobüsler. Ama böyle Kamil Koç gibi değil. Avustralya’da tur otobüsü tadında hop on hop off diye konsept var. Belli bir rota için biletinizi alıyorsunuz. Sonra belli bir şehirde/durakta istediğiniz kadar kalıp oradan geçen bir sonraki ya da beş sonraki otobüsü yakalıyorsunuz. Interrail’in otobüs versiyonu gibi biraz. Farkı, otobüs şoförleri aynı zamanda tur operatörü gibi çalışıyor. Yani size gideceğiniz yer hakkında bilgiler verip yönlendiriyor. 

Bu turumsu otobüs işlerini yaptığını bildiğim iki şirket var. Biri Greyhound biri Loka. Greyhound daha büyük otobüslerle götürür, daha bir taşıma şirketi gibi ve bir tık daha ucuzdu ben gezilerimi yaparken. Loka, benim de kullandığım, daha bir tur gibi. Otobüsler küçük, daha ziyade minibüs, yol üzerinde aktiviteleri var, kaynaşıp arkadaş bulabiliyorsun. Burada yaş kritik yalnız. Elin Avrupalısı 17-18 yaşında geziyor. Siz de benim gibi okul iş falan dedikten sonra gözünü açıp gezenlerden olacaksanız muhabbetlerde azıcık zorlanabilirsiniz. Ne bileyim muhabbetleriniz en sevdiğiniz High School Musical filminden öteye gitmeyebilir. Ama yine de tek başına gezmek için çok iyi bir yöntem. 

Bir diğer seçenek de karavan. Avustralya karavanını alıp gezmek için müthiş bir yer. Tabii grupla daha mümkün bir seçenek. Tek gelmişseniz de karavanla gezen birilerini bulup onlara takılabilirsiniz dilerseniz. Bunun için facebook grupları veya Gumtree gibi sitelere bakmanızı öneririm.

Şehir içi ya da çevresindeki ulaşım konusuna gelecek olursak, şehir içinde toplu taşıma bence sizi kurtarır. Yeri gelince Uber’den de faydalanırsanız sıkıntı çekmez, bence arabaya ihtiyaç duymazsınız. Ama şehir çevresindeki yerleri de gezeceğim dolaşacağım derseniz araba kiralamak en güzeli olabilir. Yurtdışından sadece tatile gelince durum nasıl bilmiyorum ama normalde GoGet gibi bir günlük veya birkaç saatlik araba kiralayabildiğiniz car sharing servisleri baya popüler. 

Vize

Uzun süreli vizelerden şu yazımda bahsettim. Kısa süreli geliyorsanız da turist vizesine ihtiyacınız var tabi. Turist vizesine online başvuru yapabilirsiniz. Yalnız duyduğum ve gözlemlediğim kadarıyla işi sağlam tutmanızda fayda var. Avustralya çok göç aldığından dolayı biraz tutucu olabiliyor. Sizin sadece turist vizesi alıp ülkeye girdikten sonra kendi ülkenize döneceğinizden emin olmak istiyor. Bu nedenle ülkeye döneceğinizi gösterir belgeleri muhakkak ekleyin derim. Bunların içinde çalıştığınıza veya okuduğunuza dair belgeler ve eğer ülkede mal mülk sahibiyseniz bunları kanıtlayan belgeler yer alabilir. Bunun dışında mali durumunuzu yani rahatça tatile gidip dönebileceğinizi gösteren belgeler de ekleyin. 

Burayı kapatmadan uyarayım ben vize konularında uzman değilim. Üstelik hiç Avustralya turist vizesi de almadım. Sadece gördüklerimi duyduklarımı yazıyorum. Vize aşamasında ya ciddi araştırma yapmanız ya da profesyonel bir kurumdan yardım almanız iyi olabilir.

%d bloggers like this:
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close